Cuma, Eylül 28, 2007

Isparta - Kervansaray

Yurt içinde olsun yurt dışında olsun yazılarımı takip eden ve yorumlarını esirgemeyenlere teşekkür ederek bu önemli yazıma başlamak istiyorum.

Evet, bu önemli bir değerlendirme yazısı çünkü uzun süreden beri ilk kez Ankara dışındaki bir lezzet durağına uğruyorum. Bu seferki durağım Isparta'da, Isparta'nın yöresel lezzetlerini tadabileceğiniz Kervansaray lokantası.

Kervansaray, Isparta'da Çayboyu mesireliğinin üst taraflarında, tüm Isparta'yı görebileceğiniz bir tepede...

Isparta Lezzetleri

Isparta'ya özgü lezzetleri Isparta Kebabı, Şiş köftesi, Kabune (düğün pilavı), Üzüm hoşafı ve Isparta pidesi olarak sıralayabiliriz. Maalesef Isparta Kebabı'nın mevsimi geçtiği için tadamadık; fakat diğer lezzetleri sizin için teker teker yardımcı gurmelerim D. "the Big" D. ve M.G. ile denedik. Şimdi bu yolculuğa çıkıyoruz...

Kabune

Efendim, "Kabune" Isparta'nın düğün pilavına verilen isimdir. Aslen, etli pirinç pilavıdır. Pilav dökülmeden bir gün evvel haşlanmış et "didilir" ve kazanın alt kısmına yerleştirilir, bundan sonra üstüne bir kat olacak şekilde bol miktarda soğan konulur. En son olarak da bu malzemelerin üstüne pirinç pilavı konarak yemek hazırlanmış olur. Kabunenin servisi pilav ve et karıştırılarak yapılır.

Kervansaray'da yediğimiz kabune gayet lezzetliydi zira tereyağı tadını farketmedik değil ;) . İşte Kabune:



Şiş Köfte

Kervansaray'daki yemeğimizin amiral gemisi olarak şiş köftesini söyleyebilirim. Isparta'nın şiş köftesi, aynı adı taşıyan diğer köftelere nazaran uzun ince olur. Kervansaray'da yediğimiz şiş köftenin et kalitesi gerçekten üst düzeydi. Yardımcı gurmelerimin de dediği gibi "bu yemeğin bombası şiş köfte"... Şiş köfte bakır tabakta sunuldu:




Isparta Pidesi

Bir pide ne kadar değişik olabilir demeyin... Isparta pidesinin tabii ki bir karadeniz pidesi kadar özelliği yok fakat kendine özgü bir tadı-yapılışı olduğunu da kabul etmek gerekir. Isparta pidesi kıymalı ve peynirli olmak üzere iki çeşittir. Kıymalı pidenini yapılışında domates, soğan gibi malzemeler kullanılmaz. Peynirli pide ise tuzsuz inek peynirinden yapılır ve şahsına münhasır bir tadı vardır.



Üzüm Hoşafı

İşte içtikten sonra bi kuzuyu daha götürebileceğiniz mucize içecek
:) . Şaka bir yana, tarçın ve karanfille tatlandırılmış üzüm hoşafının ferahlık vermek dışında yediklerinizin verdiği ağırlık hissini de giderdiği bir gerçek. Bakır taslarda getirilen hoşaflar uzun süre serin kalabiliyor...



Ve Kara Kutu...

Efendim, Kervansaray'a iftarımızı açmak için 4 kişi gitmiştik. Önümüze 2 porsiyon kabune, 4 porsiyon şiş köfte, 2'şer porsiyon kıymalı-peynirli pide ve 4 hoşaf geldi (iftar tabağı - salataları saymıyorum). Çaylarla beraber hesabı istediğimizde iftar sofralarının acımasızlığı dolayısıyla ağır bir bilançoyla karşılaşacağımızı düşünüyordum; fakat 4 kişilik hesap (gerçi yediklerimiz 4 kişilik değildi ama) 70 ytl geldi. Biliyorum ilk başta hesap çok gibi geliyor; fakat bizim gibi insanların tıka-basa doyduğunu varsayarsak bence 70 ytl gayet başarılı bir hesap...



Son olarak da sizle Kervansaray'ın güzel mimarisinden bir parçayı paylaşmak istiyorum...



Not: Isparta'ya uğramışken Gül Birlik fabrika satış mağazasına uğramayı unutmayın ;) .

Salı, Eylül 18, 2007

Lezz & Et Lokantası

Merhabalar, uzun süren sessizliğin ardından bomba gibi bir yazıyla karşınızdayız. Değerlendirmemize geçmeden önce basında çıkan ve beni fazlasıyla üzüp yazılarıma ara vermeme neden olan bir haberden bahsetmek istiyorum.

Büyütmek için tıklayın...

Haberde gördüğünüz gibi "Ankaralı Gurmelerin" (!) "yemekte" buluştuğu yazıyor. Öncelikle "Halkın Gurmesi" olmadan Ankaralı Gurmelerin hepsi nasıl buluşmuş oluyor onu anlayamıyorum ve sitemlerimi belirtiyorum. Haberi sonuna kadar okuyabildiyseniz yemeğin sonunda "gurmelerin" teşekkür etmek amacıyla aşçıyı yanlarına çağırmayı adet haline getirdiklerini görmüşsünüzdür. Gerçekten tüylerim diken diken oldu, ben ustamın adanasını yiyeceğim, bir de üstüne ayağıma kadar getirtip kuru bir teşekkür edeceğim. İnanılmaz... Doğrusu ustanın yanına gidip elini öpmek olmalıydı...

Ufak uyarılarımı yaptıktan sonra Lezz & Et'in değerlendirmesine geçmek istiyorum.

Lezz & Et Sıhhiye'de Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin Mavi Masa kulübesinin arkasındaki sokakta yer alıyor. Uzmanlık alanı İnegöl köftesi, ama ayrıca pide fırını da mevcut.

Lezz & Et'in bahçesine 3 yardımcı gurmemle oturduk ve 1'er porsiyon inegöl köfte ile ortaya 2 porsiyon karışık pide söyledik. İşte ortam ve yardımcı gurmelerim (istekleri üzere kimliklerini sakladım):


Siparişimizi verdikten birkaç dakika sonra mekanın güler yüzlü sahibi "bu benim ikramım" diyerek aşağıdaki salatayı ortaya koydu (hmm ikramdan artı puan):



Salatamızı gelen tırnak pidelerle bitirdik ve asıl yemekleri beklemeye başladık. İtiraf etmeliyim ki bu bekleyiş normalden biraz uzun sürdü. Sanki Lezz&Et'de her şey yerli yerine oturmamıştı. Yaklaşık on dakika sonra görüntüdeki karışık pidelerimiz, pideleri bitirdikten bir on dakika sonra da köftelerimiz geldi.



Değerlendirme

Lezz&Et'i, abilerimin köftesinin lezzetinden dem vurdukları için seçmiştim. Gerçekten de pidesinde alelade bir pideciden fazla olarak bir şey olmamasına rağmen köftesini ilk gördüğümde gerçek inegöl köftesi gibi uzun silindirik değil de yassı yuvarlak olduğunu gördüm ve "acaba" dedim. Etin lezzeti de hiç fena değildi. Ama Halkın Gurmesi bütün değerlendirmelerini öncesi ve sonrasıyla yapar... Yemekten yaklaşık 2 saat sonra telefonum çaldı, arayan yardımcı gurmem O.D idi. Bana, ete karşı hassas olan midesinin yardımıyla Lezz&Et köftesinde bir sorun olduğunu belirtti. Aynı belirtileri diğer yardımcılarımdan da "söndürülemeyen bir yangın" tarifiyle alınca cezayı kestim...

Fiyat/Performans

Efendim 4 kişi gittiğimiz Lezz&Et'de toplam olarak 4 porsiyon köfte, 2 porsiyon karışık pide ve 4 adet ayran yedik/içtik. Bunlara karşılık olarak da karşımıza 40 ytl gibi bir rakam çıktı. Lezz&Et esnaf lokantalarının yazılı olmayan fiyat sınırları içinde kalmıştı; fakat diğer konulardan sınıfta kalınca, F/P oranında vasatı aşamadı... Özür dilerim Lezz&Et...