İşte bu duygu ve düşünceler eşliğinde cumartesi geldi çattı, biz fetihe giden komutanlar gibi hazırlığımızı yapmış, krokiler ve ses kayıtlarıyla Dayı'nın Yeri'ni aklımıza mıh gibi çakmıştık. Yardımcı gurmelerimi topladıktan sonra olay mahalline doğru yola koyulduk, detaylı yol tarifini sonlara doğru vereceğim.
Mekana girdiğimizde "Dayı" olduğundan şüphelendiğimiz Şahin Usta bizi karşıladı. Hemen ilk manevramızı yapıp "Şahin Usta, bir arkadaş sizi çok methetti." dedik (bu tüyoyu unutmayın bir yere ilk kez gidiyorsanız bunları söyleyin), o da kendinden emin bir şekilde "göreceğiz..." dedi.
Ve gördük...
Derken biz sadece ne içeceğimizi söylemişken (şalgam suyu da var), ortaya ne zaman biteceği belli olmayan bir ikram akını başladı. Taratorlar, çeşit çeşit salatalar, ezmeler, nar ekşili soğanlar ... Tam bir lezzet şöleni yaşıyorduk. Lavaşımız bitiyor, daha biz istemeden yenisi geliyordu. Daha şimdiden acaba ... "Keko'yu geçebilir mi" hesapları yapıyorduk.
Biz bu karışık duygular içerisinde mezelerden tırtıklanırken, ufukta Şahin Usta'yı ve elindeki ovalimsi tabağı gördük. Tabak gelip de ortada mezelerden açılan yere konunca, elim titreyerek şu kareyi görüntüleyebildim.
aman yarabbi... bıçağa dikkat
Adananın boyutunu kendi kafanızda tasvir edebilmeniz için yanında standart bir yemek bıçağıyla görüntüledim. Görüntüleme işlemi bitince sıra Adanayı tatmaya gelmişti. Bir yudum su aldıktan sonra (etin tadını iyi ayırt edebilmek için ; ) ) ilk lokmayı ağzıma götürdüğümde tadının *abartmıyorum* gerçekten çok güzel olduğuna kanaat getirdim. Hatta itiraf etmeliyim etin tadı bazı noktalarda Keko'dan daha iyidi...Biz Adanayla iyi vakit geçirirken Şahin Usta yanımıza geldi ve tabağın kenarında duran pişmiş sarmısakları garip bakışlarımız altında aldı, soydu ve tabaklarımıza dağıttı. O gittikten sonra yardımcı gurmelerime döndüğümde kimini ağlar halde kimini de "ben bu şefkati babamdan görmedim ..." der halde buldum. Ben de gerçekten duygulanmıştım. Keko'daki Erdal Abi'den daha mı babacandı acaba?
Tam Adanalar bitmek üzereyken Şahin Usta geldi ve hepimize birer çöp şiş verdi o anın heyecanıyla görüntülemeyi unutmuşum hepsini yedikten sonra aklıma geldi kusurumu bağışlayın...
Ama daha bitmemişti. Şahin Usta bir kez daha görünmüş ve kaburgaları (evet yanlış okumadınız kaburgaları) tabağa koymuştu. Kaburgaların yanında eşantiyon niyetine gelen et o kadar yumuşaktı ki sanki mübarek hayvan sürekli zeytinyağı ve kekikle beslenmişti.
Tabii her güzel şey gibi etler de bitmişti, Şahin Usta ve adamları geldi ve bu çekirge sürüsünden arta kalanları topladılar. Tabaklar bulaşıkhaneye inerken garson abi "3 çay" dediğinde yanaklarımdan tek bir damla göz yaşı süzülmeye başlamıştı bile...
Bu bir rüya olmalı...
Tam mutlu bir biçimde çaylarımızı beklerken, garson abi ne olduğunu anlayamadığımız bir tabakla çıka geldi. Tabağı masaya koyduğunda tüm bu yaşadıklarımızın bir rüya olduğundan şüphelenmeye başlamıştık. Tabağın içinde ... irmik helvası vardı... ve çayla beraber, aynı zamanda gelmişti... İrmik helvasını her zamanki gibi kapıştıktan, çatalla ezip kırıntıları bile aldıktan sonra, o küçük gurme kalplerimiz pır pır ederek biraz da korkarak sanırsam, arkamızda duran "konsept teyze"den hesabı istedik.
Hayır bu bir kabus...
Hesabın bu kadar çabuk gelmesinden biraz işkillenmiştim, hesap tahminleri havada uçuşuyor, kolonyalı mendillerin altında yatan o rakamı görmek için herkes sabırsızlanıyordu. Derken hesabı açtık ve kişi başı 16 (yazıyla onaltı) milyonluk hesabı görünce... , gerisini hatırlamıyorum desem yeridir galiba tansiyonum düştü. Şahin Usta, sen netttinnnnn....
yardımcı gurmelerim... birisi üzüntüden kahrolmuş, diğeri de ne yapacağını bilemez halde saf saf gülüyor... içler acısı
Arabaya atlayıp mekanımıza geri dönerken hala fiyat bölü performans oranını tartışıyorduk. Acaba etinin kalitesi, şefkat unsuru, Keko'yu geçmesine yetmiş miydi? Uzun tartışmaların ve beynimle kalbim arasındaki savaşın sonunda yardımcı gurmelerimin argümanlarıyla 16 ytl'nin affedilemez bir rakam olduğuna kanaat getirdim, ve etinin kalitesi ne olursa olsun HalkınGurmesi için en önemli kriterin fiyat bölü performans oranı olduğunu bir kez daha kanıtlarcasına, "Dayı'nın Yeri"ni Keko'dan sonra ikinci sıraya yerleştirdim. "Dayı'nın Yeri"nin daha aşşağılara düşmemesinin nedeni etinin kalitesinin gerçekten üst düzey olmasıdır...
Bir dahaki yazım için, şehir dışına çıkma ihtimalim var. O zamana kadar kendinize iyi bakın...
Dayı'nın Yeri'nin detaylı tarifi şu şekilde:
cetin emec oveclerde 4. caddeye geliyorsunuz. hemen basinda hp yetkili servisi var onun yanindaki sokaktan iceriye dogru giriyorsunuz. solunuzda 2 sokak birakaraktan aşagiya dogru ilerliyorsunuz. ardindan pizza house gecince hemen yanindaki dukkana daliyorsunuz...