Çarşamba, Kasım 14, 2007

Ulusoy Kebap

Isparta gezimizden sonra yeni yazımız için tekrar Ankara'ya döndük ve çok önemli keşiflerde bulunduk. Arka arkaya bombaları patlatacağız. İlk bombamız Balgat taraflarından... Ulusoy Pide ve Kebap'tan... Ulusoy Balgat'ta Ziyabey Caddesi No:77'de. Ulusoy'la münasebetimiz zengin bir iftar sofrasıyla başladı, bu iftardan çok etkilendim ki yardımcı gurmelerimi de alarak Cumhuriyet Bayramı'nda Ulusoy'un yolunu tuttum. Ulusoy'un oturma planı ön bahçe , içerisi ve arka bahçe olarak tasnif edilmiş. Pek tabii ki tenha olan arka bahçe kısmına geçtik ve siparişlerimizi verdik.



Siparişler

Pideyi ve kebabı aynı anda güzel yapabilen lokantaya ziyaretlerimizde rastlamamıştık, Ulusoy ziyaret ettiğimiz diğer lokantalardan bu noktada ayrılıyor. Ulusoy'da adam başı 1 adet kuş başılı pide, 2 adet adana ve 2 kuzu şiş söyledik. Yani toplamda 3 kuş başılı, 2 adana yedik ve 2 kuzu şiş yedik. Siparişimizi verdikten sonra ayranlarımız, salatamız ve kebapçıların değişmezi olan recycled ezmemiz önümüze gelmişti bile.

Yemekle beraber salata yeme kültürümüz olmadığı için 2 dk. sonra yemekler geldiğinde salatanın ve ezmenin işi bitmişti. İşte kuşbaşılının, adananın ve kuzu şişin fotoları...


Lezzet Kalitesi

Öncelikle pidemizin tadı (teke tekte YE-AN'a az bir farkla kaybetse bile) gayet güzeldi. Kuşbaşının kalitesi yadsınamaz boyuttaydı. Adanada ve kuzu şişteyse durum daha da iyiydi. Etin kalitesi üst düzeydi hatta adana birincisi Dayı'nın Yeri ile arasında lezzet farkı bulamadık.

Bu Riske Değer mi?

Yemeğimizi bitirdikten sonra çayımız gelmişti, çayla beraber de hepimize soğuk terler döktüren "Abi künefe ister misiniz?" sorusu. Künefe garip bir şey, kimi zaman yiyecek kalemleri arasında en pahalısı olabiliyor; fakat iyi yapıldı mı bunu fazlasıyla hakediyor... Durum böyle olunca yeni gittiğimiz bir yerde künefe yemek tam bir kumar olabiliyor. Ulusoy ziyaretimizde bu riski aldık ve künefemizi söyledik...

Künefe

Künefemiz yaklaşık 12cm çapında bir daire şeklinde geldi. İşte görünüşü:



"Dış görüntüsü gayet güzel, acaba içindeki malzeme ne düzeyde?" sorumuz da bir bıçak darbesiyle cevaba kavuştu... Künefe 1. sınıftı...

Kutu Gelsin!

Künefemizi yeyip, ikinci çaylarımızı da beraberinde içtikten sonra artık vakit hesap isteme vaktiydi. Hesabımız streç filmle sarılı beyaz tabağın içinde gelip de o rakamı görünce 3 mühendis bakakaldık (gerçi o durumda matematik profesörü getirsen tırtlardı o ayrı). Yediğimiz-içtiğimiz 3 kuşbaşılı, 2 adana, 2 kuzu şiş, 3 ayran, ve 3 künefenin bilançosu karşımıza 51 YTL olarak çıkmıştı. Peki bu rakam ne demekti?

Ulusoy'dan çıkıp Armada'ya yürürken aramızda bu rakamı tartıştık hep...


Matematik profesörü getirsen tırtlar...

Lezzet bakımından Dayı'nın Yeri'yle Ulusoy'un arasında fark olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Yani karşılaştıracak olursak, elimizde Dayı'nın Yeri'nde yediğimiz 1 adana,2 parça kaburga, 1 çöp şiş, ve 1/3 portakallı irmiğe karşın Ulusoy'da yediğimiz 2/3 adana, 2/3 kuzu şiş, 1 kuşbaşılı pide ve 1 künefe var. Fiyatların aynı olduğunu göz önünde bulundurursak, kararımız Ulusoy'dan yana oluyor. Bu seçime neden olarak da künefe faktörünü ve Ulusoy'da gelen kuzu şiş miktarının daha fazla olmasını öne sürebiliriz...

Sonuç olarak Ulusoy, Dayı'nın Yeri'nin üstünde kendine yer buluyor.